osmanlı savaşları dönemleri
  ilk deniz savaşı
 

İlk Deniz Savaşı
İlk Deniz Savaşı

 

 

 

Bir kara devleti olarak kurulan Osmanlı Devleti , daha Orhan Gazi zamanından itibaren denizciliğin önemini kavramış ve gelişmesinin denizcilik sayesinde daha kolay olacağını anlamıştı. Bu sebeple olacak ki 1321'lerden itibaren üç yönde denizlere çıkma hareketine başladı. Yıldırım Bayezid zamanında Gelibolu tersanesinin yapılması ile gelişmeye başlayan Osmanlı denizciliği, henüz Venediklilerle boy ölçüşebilecek bir güce sahip değildi.

Ege Denizi'nde Venediklilerce bağlı Andros adası beyi olan Pietro Zeno, Osmanlı ticaret gemilerine karsı düşmanca bir muamele içinde bulunduğu için hicrî 818 (M. 1415) yılında Gelibolu tersanesinde hazırlanan 30 kadırga, Çalı Bey komutasında Akdeniz'e çıkar. Otuz gemiden meydana gelen bu Osmanlı donanması, Venedikliler tarafından Türk ticaret gemilerine karsı girişilen hareketlere mukabele etmek üzere Andros, Paros ve Milos adalarına hücum etmiş, bir hayli de esir alıp dönmekte iken Eğriboz adası sahilinde rastladığı birkaç Venedik ticaret gemisini de zapt ederek geriye dönmüştü. Bu hadiseden bir sene sonra, Venediklilerin Pietro Loredano komutasında sevk ettikleri donanma, Lapseki önlerine gelir. Venedik amirali, Türkler tarafından kendisine bir taarruz olmadıkça, kendisinin taarruz etmemesi hakkında senatodan kesin talimat almıştı. Bu talimat gereği o, Türklerden zapt ettikleri gemileri geri isteyecekti. Bununla beraber her iki donanma da harp tertibatı almıştı. Tam bu sırada İstanbul taraflarından gelmekte olan bir Midili gemisini, Türklere ait olduğunu zannederek yakalamak isteyen Venedik amirali, geminin Osmanlı donanmasına doğru kaçıp onlara sığınması üzerine geminin kendisine verilmesini ister. Bu isteği red eden Osmanlı amirali, olaya müdahale ettiğinden Marmara adası ile Gelibolu arasında şiddetli bir muharebe meydana gelir. Henüz yeni gelişmekte olan Osmanlı donanması, bu ilk ciddi deniz muharebesinde maglub olurken komutanı (amiral) olan Çalı Bey de sehid olur (1 Rebiülahir 819/29 Mayıs 1416). Yaralanmış olan Venedik amirali ise Bozcaada'ya çekilir. 1417 yılında Pietro Loredano tekrar gelerek Lapseki'yi almak istediyse de muvaffak olamaz. Sonunda İmparator Manuel'in araya girmesi ile iki taraf arasında barış sağlanmış ve esirler iade edilmişti.

Öyle anlaşılıyor ki Osmanlılar, yeni öğrenmeye başladıkları bu denizcilik mesleğinde henüz tam bir olgunluğa erişmiş değillerdi. Bu sebeple, kahramanca savaşmış olmalarına rağmen Venediklilerle basa çıkamamışlardı. Zaten Venedikliler de kendileri ile denizde rekabet edebilecek bir gücü istemiyorlardı. Bunun için Osmanlı denizciliğini baltalamaya yönelik her çareye başvuruyorlardı. Nitekim bu ilk savaşta maglub olan Osmanlı donanması ve askerine karsı giriştikleri katliam bunun açık bir delili olarak tarih sayfalarında yer almaktadır. Gerek çağdaş tarihçi Dukas, gerekse daha sonraki tarihçiler bu katliamı tafsilatlı bir şekilde anlatırlar. Bunların verdiği bilgiye göre Gelibolu sahilinde cereyan eden muharebeyi Sevr eden çocuk ve kadınların gözleri önünde o anda ele geçirilen Osmanlı amiral gemisi ile altı kadırga ve altı çektirmede ele geçirilen bütün esirler, topluca öldürülerek büyük bir katliama tabi tutuldular. Bu arada bütün savaş boyunca yirmi yedi gemi, Venediklilerdin eline düştü. Ertesi gün, ölümden kurtulmuş bulunan esirler, tekrar gözden geçirildi. Bunlar içinde kendi istekleri ile Osmanlı gemilerinde bulunan Ceneviz, Katalan, Sicilyalı, Fransız ve Giritli gibi Hıristiyan gemiciler de, gemilerin seren direklerine asılmak suretiyle öldürüldüler. Bu arada Osmanlı amirali ile işbirliği yaptıklarını sandıkları vatandaşlarını da amiral gemisinde işkence ile öldürdüler. Katliamdan kurtulan Müslüman gemici ve askerlerin bir kısmi da idareleri altında bulunan Ege adalarına çalıştırılmak üzere götürüldüler.

Dukas, bu muharebedeki katliamı su ifadelerle nakl eder: "Evvela amiral Çalı Bey'in kadırgasına taarruz ederek, gemide mevcuda bütün erleri kılıçtan geçirdiler. Hatta Çalı Bey'i de yakalayarak vücudunu parça ettiler. Sonra başka kadırgalara da taarruz ederek bütün Türk kadırgalarını zapt ettiler. Türkleri, kanlarının ve çocuklarının gözleri önünde merhametsizce parçaladılar. Bu muharebe, Gelibolu'dan bir mil kadar uzakta cereyan etmişti.

Venedikliler, aksama doğru muharebeye son verdiler. 27 adet Türk gemisini alarak Bozcaada limanına girdiler. Burada tahkikat yaparak erler arasında Türk aslından olanları kâmilen boğazladılar. Hıristiyan erler hakkında da araştırma yaparak Türk donanmasına angarya olarak cebren (zorla) alinmiş olanların hayatlarını bağışladılar. Ücret ve diğer menfaat temini maksadıyla Türklerin hizmetine girmiş olanlarını Bozcaada'da kazıkladılar. Bütün adada çepeçevre bağ kütükleri ve bu kütüklerden sarkmış üzüm salkımları gibi asilmiş erler görünüyordu."

İstanbul'un fethinden tam otuz yedi sene önce cereyan eden bu hadise, Venediklilerdin vahşetini ortaya koymaktadır. Osmanlılar'ın, şimdiye kadar tanımadıkları ve şahidi olmadıkları böyle bir olay, onların daha sonra denizcilikte de maharet kese etmek için çok daha ciddi çalışmalarına sebep olmuştu.

 

 
  Bugün 3 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı! Web Site Ekle Pagerank Toplist Aşağıdaki kodu sitenize yerleştirmelisiniz. 2 gün içinde kodu yerleştirmediğiniz ya da sitenizden ziyaret almadığı taktirde listeden silinecektir.
islamiweb.net Toplist
 
 
güzel sözler Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol